Bu Blogda Ara

25 Ekim 2010 Pazartesi

Bakmak mı Görmek mi?

Bakmakla görmek arasında ne fark var sizce. Bakanla gören aynı istikamate doğru gidemez mi. Siz kendinizi hangi katagoride görüyorsunuz. Bakanlardan mı görenlerden mi.

Bir tablo düşünün her gün baksanızda onu yapan kadar yada o işi yapan kadar anlamanız mümkün mü. Şoför düşünün sizin yola bakış açınızla onun bakış açısı bir mi sizce. Öğrenmenin öğrenciye bakış açısı ile sizin kendinze bakış açınız nasıl. Anneniz mi daha çok görüyor sizi Babanızmı yada hangisi daha çok bakıyor demek daha doğru olur sanırım. Sizi bakan yada çocuğunuza bakan bakıcı ile sizin onu görmeniz arasında ne kadar bir fark var sizce.

İşte bunların ışığında bakmak lazım hayata. Kayıtsız birer nefer olmaktan vazgeçin artık ekonominin dişlerinde ezdiği sıradan tozlar olmaktan vazgeçin. Söylenmekten yakınmanktan vazgeçin. Bahanelerden vazgeçin. Benim zamanım yok, kafan şu anda çok dolu, hele bir iş bulalım, dur daha askerden yeni geldim, abi kız arkdaşımdan ayrıldım şimdi sırasımı...

Bunlar hayatın daha doğrusu kapitalin dişlileri sizde o dişlilerin arasında ezilen toz taneciklerisiniz. Vazgeçin artk etrafınızda olan bitene bakmaktan. Sizin hakkınızda söylenen olumsuz sözlere bakmaktan vazgeçin artık. Siz kendinizi tanıyın yapabileceklerinizi düşünün. Etrafınızdaki başarılı olan insanlara bir bakın ama bakarken görerek bakın. Sizden fazlası nedir daha mı zeki insanlar. İnanın bana kimse kimseden daha zeki değildir. Sen kendini iyi tanırsan ilgi alanını bulursan herkes kadar sende zekisin. Biri bir seferde anlar sen iki defada ama önemli olan anlamaksa eğer ha bir seferde ha iki seferde ne fark eder ki.

Zamanında yapmadıklarınız ve söylendiklerinizle geçen bir ömür var arkanızda. Ama hiç bir zaman geçmişten kopamıyorsunuz. Siz siz olun geride kalmayın. Geri kalmamak için tek yapmanız gereken şey görmek. Bakmak değil. Bahanelere bakmaktan vazgeçin ve görün artık neler yapabileceğinizi.

Ali Kaya

18 Ekim 2010 Pazartesi

Fildişi Sahili Ekonomik Yapı

Ekonomik yapı;

                Fildişi Sahili’nin nüfusu, coğrafi konumu, yer altı ve yer üstü kaynaları gibi teknik konuları her yerden bulmanız mümkün. Ben size kitaplardan ve internet sitelerinden bulmayacağınız yada  resmi sitelerin dile getiremediği bazı gerçekleri anlatacağım. Tabi şunu belirtmekte fayda var bu düşünceler benim  orada geçirdiğin bir seneyi aşkın bir sürede edindiğim kendi düşüncelerimdir.

                Ülke nüfusu 22 milyon civarında. Bu nüfusun resmi kayıtlara göre 4 milyon gayri resmi kayıtlara göre ise 8 milyon gibi büyük bir kısmı Abidjan şehride yaşıyor. Ülke nüfusunun %35-40 gibi bir kesimi Müslüman %35-40 gibi bir kesim Hristiyan kalan kesimlerse yerel dinlere mensuplar. Bu makalede yazacaklarımda Abidajnla ile ilgili olacaktır. Ülke geneli ile alakalı da bazı düşünceler aktaradacağım. Ama geneli Abidjan üzerine olacak.
                Abidjan,  Batı Afrika’nın ticaret merkesi konumunda. Batı Afrika ülkelerinin hemen hemen bütün ticareti bu şehir üzerinden yürüyor. Abidjan Limanı Batı Afrika’nın en büyük limanı belki de Afrika kıtasının en büyük limanı olabilir tam bilmiyorum. Limanın özelliği hem kuru yük hemde Konteynır yüklemesi yapılabiliyor olması. Aynı zamanda bir de balık limanı mevcut. 
                Şehrin bu limana sahip olması onu Batı Afrika’nın ticaret merkezi yapmış. Batı Afrika’ya giren ve çıkan malların büyük çoğunluğu bu liman üzerinden geçiyor. Hatta tamamına yakın bir bölümü denilebilir.  Ülke’de üretim tesislerinin olmaması bütün malların dışarıdan gelmesine sebeb oluyor. En Ufak tüketim mallarına varıncaya kadar dışarıdan geliyor.  Ülkede ki üretim tesisleri bir elin parmaklarını geçmiyor. Bir iki tane boya üretim tesisi, Alümünyum tencere tesisi, plastik ayakkabı üreten bir yer sakız fabrikası ve birkaç farklı sektörde daha üretim tesisleri mevcut ama çok çok az.
Çok ciddi bir Çin baskısı mevcut. Çin Pazarları şehri sarmış durumda. Çin pazarlarının dışında diğer tüketim malezelemelerinde de ciddi bir çin baskısı mevcut. Özellikle tekstil de hemen hemen bütün mallar Çin Malı.
Türk Mallarına karşı kalitelidir imajı mevcut. Bu imajı iyi kullanmak lazım. Nezih bir semtte veya ülkedeki sayılı alış-veriş merkezlerinden birinde açılacak türk mallarına yönelik bir mağaza buna tekstilde dahil iyi bir gelir kaynağı olabilir.
Bir Alış-Veriş merkesinde ki mağazada bir t-shirt’ü 70 USD ile 100 USD arasında bir fiyata satmanız mümkün. Bu Alış-Veriş merkezinde ayak üstü bir mağaza kiralamak için 50.000 USD ve belki biraz daha fazlasını hava parası olarak gözden çıkarmak gerekiyor. Kiralar ise aylık 1000 USD ile 2000 USD arasında değişiyor mağazanın durumuna göre bu farklıklık gösterebilir. Mağazaya yapacağınız dekorasyon gibi işlemleri bu fiyatların dışında tutuyorum. Dekorasyon işlemlerini Türkiye’ye göre iki kat hatta 3 katı fiyata yaptırabileceğinizi de göz önünde bulundurmanızda fayda var.
Şirket kurmak ve oturum almak kolay herhangi bir sıkıntı yaşamadan alabilirsiniz. Bununla ilgili size yardımcı olacak Türk arkadaşlarda mevcut.  Firma kurmak için tekstil firması için özellikle oturum felan almanıza gerek yok resmi işlemleri daha sonradan yapabiliyorsunuz. Vizenin süresi bitmeden oturum alamıyorsunuz. Bitiminde oturum almak mümkün.
Ev  kiraları semte göre ve evin durumuna göre farklılık gösterebiliyor. Emlak sıkıntısı hat saffada bir ev bulmak ne kadar zorsa onu tutmakta o kadar zor. Anlaştığınız bir fiyata o gün tutmaz iseniz yarın elinizden kaçabilir. Yani tamam bu fiyat fena değil ben biraz düşüneyim derseniz Ev elinziden gidebilir. Bulduğunuz bir yeri hemen tutmakta fayda var. Kiralar 700 USD iden başlayıyor tutacağınız yerin lüks olmasına villa olmasına göre değişik fiyatalara kadar gidiyor. Ama 10-15 odalı havuzlu bir villayı 2000-2500 USD gibi bir rakama bulmanız mümkün. Apartman darilerleri de dediğim gibi 700 USD deden başlar. Evi buldunuz tamam dediniz herşey bitmedi yaklaşın 7 ay gibi bir ramakı peşin olarak gözden çıkarmanız gerekebiliyor. 3 ay peşin kira 3 ay kosyon adı altında depozito bir ay da emlakçı kirası olmak üzere 7 ay peşin rakamı gözden çıkarmak gerekiyor. Bazı durumlardan aylık kira düşün olsun diye daha fazla peşin verilebiliyor.
Ülkenin genelinde ekonomik güç Lübnan’lıların elinde yaklaşın olarak bazı kaynaklara göre 100 bin baz kaynaklara göre ise 300 bin arasında değişen bir nüfusa sahipler. Ufak bir giyim mağazasından o mağazanın bulunduğu alış-veriş merkesine kadar bütün işletmelerin yaklaşık olarak %90 ı onların elinden. Üretim tetisleride buna dahil. Her alanda Lüblanlıları görmek mümkün. Onlarda kurulacak bir ortaklıkta güzel karlar elde etmem mümkün.  Ülkenin Ekonomik gücünü ellerinde bulundurdukları için ülke yönetiminde ciddi bir ağırlıkları var özellikle ekonomik alanda bir çok şey oların lehine  gerçekleşiyor.
Türklere bakış açısı,
                Ülke’de UN’da görevli Türk Polisleri kendilerini sevdirmişler. Yaptıkları eğitim faaliyetleri ve sosyol içerikli projelerle ülkede iyi bir intiba bırakmışlar. Buda büyük bir avantaj sağlıyor. Ama Ülke tanıtımı adına yapılan çalışmalar maalesef sadece Türk polisleri ve Türk Okulu ile sınırlı olduğu için henüz yeterli sevide değil. Ama bu sene kurulan Türk-Fildişi Köprüsü derneği olsun Türk polislerininb yaptıkları olsun ve özellikle de Türk Okulunun yaptığı sosyal içerikli çalışmalar bir nebze olsun tanıtımı pekiştiriyor. RazamazandaTürk iş adamlarının katkıları ile fakir camilerde verilen iftar yemekleri ( kısmet olursa bunu ayrı bir yazda uzun uzun yazıcam) ve okulun düzenlediği matematik olimpiyatı ve benzeri organisazyonlar  Türkiyenin tanıtımı adına yapılan güzel çalışmalar. Bu sene devreye girecek olan Eliçikte çok güzel bir gelişme. Umarım herşey zamanda çok daha güzel olacaktır.
                Şu an Abidjanda iki tane Türk firması var. Bunlardan İnci Group ilk gelen firma olması münasebeti ile ilk işini aldı. Hayılrısı ile bitirdiği zaman Türk inşaat kalitesi ile Abidjanı tanıştırmış olacak. Katkılarından dolayı Teşekkrüler. İkinci firma Bereket Group bu firma da yeni geldi ben gelmeden önce yani Mayıs 2010 gibi onlarında gerçekleştirecekleri porjelerle abidjana renk katacakları kesin gibi görünüyor.
                Oraya gidip iş kurmak isteyenler için birkaç bilgi vereyim.
1-      Sermayeniz güçlü değilse kesinlikle gitmeyin herşey para ile halloluyor.
2-      İşçi ücretleri çok değil 100 usd ile 200 usd arasından bir işçi çalıştırmak mümkün.
3-      Devlet büyük yatırımlarda teşvik veriyor ama 1 milyon dolar civarı olması yatırım yapmanızı bekliyorlar
4-      Büyük yatırımlarda ilk 5 sene bazı vergilerden muaf olmak mümkün .
5-      Elektrik üreten ve satan bir ülke olarak biraz pahalı
6-      Doğal mevcut ama dağıtım ağı olmadığı için halk faydalanamıyor. Sanırım bunda ülkenin ısınmaya ihtiyacı olmamasının büyük etkisi var sıcaklık bütün sene boyunca 22 derece ile 35 derece arsında seyrediyor
7-      Yatırım yapılacak alan sizin uzmanlık alanınız olan herhangi bir sektörde olabilir. Ama devlet özellikle kakao işleme tesisleri konusunda özel kanunlar bile çıkartacak kadar istekli ve esnek. Ticaret Bakanlığı ile görüşülüp ciddi tesisler kurulması durumunda ciddi teşvikler ve yeni kanunlar çıkartılabilir.
Ekim 2010
Ali Kaya

 

Fildişi Kadınların Saç Çilesi

Kadınların Saçları;

                Şimdi başlığı görünce ne alaka diyeceksiniz. Biliyorum bende aynı şeyi düşünüyordum ilk gittiğim zaman ne alaka diye. Ama kazın ayağı öyle değil. İlk gittiğim de kadınların saçlarına baktıklarımda bazıları güzel taranmış bakımlı kuaförden çıkmış gibi duran ama dürekli aynı durun bir saç sitili vardı . Yani anyı duruyor derken birinin saçını bugün gördüğümde bakımlı ve güzel yarın yine aynı şekilde görünce bu sitili çok sevdi aynısını yaptırdı diye düşünüyordum. Ama aynı sitili 15-20 gün üstü üste görünce işkirlenmeye başladım. Ve sonunda bu konu üzerine biraz araştırma yapma ihtiyacı hissettim.
Bütün detayları ile anlatacağım buradan kendisine iş çıkaran olabilir yada okuyan türk kadınları aman dip boyam geldi yok ucları kırılıyor bilmem boyasının rengi bir ton açık gibi bahanelerle bunalıma girmekten vazgeçerler.
                Öncelikle buradaki kadınların saçlarının özelliklerinden bahsetmele başlayalım işe.  Saçlarının kısa ve kıvırcık olmaları ciddi bir sorun teşkil ediyor. Yıkadıkları zaman her kadının saçı biraz karışır ama bunlarınki arap saçı derler ya işte öylesine karışıyor. Karışmakla yetinmiyor bir de çok sertleşiyor kazık gibi oluyor tabiri kullanmak sanırım yanlış olmaz.  Kullandıkları şampuandan yada kullanmanmadıkları saç kremlerinden felan sanıyorsanız hemen unutun o tezinizi. Ne yaptılarsa zenginlerle konuşmamdan biliyorum sizi bile kullanmadığımız bir dünya paralara aldıkları ürünlerin hiç biri fayda etmiyor. Yani doğal hali ile şekil vermek hemen hemen mümkün değil. Saç tellerinin çok ince olmasından dolayı şekil vermek için yapılan permalar felan da maalesef fayda etmiyor. Peki bu kadınlar ne yapıyor diyeceksiniz. İşte burada aynı sitili 15-20 gün görmemdeki sır gizli.
                Özelikle bu kısa ve kıvırcık saçları uzman ellerde örülüyor. Örülüyor derken bizim bildiğimiz manada değil sık sık ve baş derisine bitişik şekilde nasıl örüyorlar onu anlamak mümkün değil. Orada ki Türk hanımların saçlarını aynı şekilde öremedikleri çünkü onların saçlarının yumuşak olmasından dolayı dağıldığını söylüyorlar. Kendi saçları sert olduğu için kolay örülüyor diyorlar ama oda en az 2-3 saat sürüyor. Örüm tekniği peruksuz kullanmak yada peruklu kullanmak için örülmesine göre değişiyor. Peruksuz kullanacaklarda ufaç çocukların saçlarının şekilli örüyorlar simetrik şekilli ve uclarıma boncuklar felan takıyorlar çok renkli güzel bir görüntü çıkıyor ortaya. Yok eğer peruk kullanacaklarda dairesel bir örüm tekiniği var saçlarının sipiral şekilte tepesinden toplanacak şekilde örüyor. Ve bunlar için özel olarak satılan bildiğimiz peruklardan tamamen farklı plastik bir malzemeden yapılmız 20-330 cm uzunluğunda tutamlardan oluşan değişik bir peruk şekli var . Bu tutamların ucları bir file yardımı ile bir birine dikili vaziyette duruyor. Bu filenin bir diğer görevi ise örülen saça dikilecek olması. Evet yanlış duymadınız bu perukları saçlarına iğne iplik yardımı ile dikiyorlar ve bu zahmetli işten solayı da uzun bir süre taşımak sorunda kalıyorlar. Ama bana sorarsanız zahmetinden ziyade parasından kaynaklanıyor. Yani bir peruk yapılma işlemi de dahil 10 USD gibi bir rakama mal oluyor. 80 ile 100 Usd arasınra bir paraya çalışan kadınlarınbu fiyatları her zaman vermeleri mümkün olmadığından ne kadar uzun tutarlarsa o kadar iyi oluyor onlar için. Ama işin kötü yanı ise bu süre içinde kesinlikle saçlarını yıkamıyorlar. Bu meteryal suya dokunduğu anda bozuluyor. Yağmur yağarken kafasına poşet geçirip geçen bir kadın görürseniz hiç şaşırmayın sebebi budur.
                Çıkarılacak der sakın olan dip boyam geldi yok rengi kötü yok bu sitili sevmedim her hafta fön mü yapılır yada ne bilim bunun gibi problemleri kendinize dert etmeyin. İş adamları içinse bu kadınların saçları için çözüm geliştirin. Eğer bu sorunu her ne şekilde olursa olsun çözerseniz çok ama çok para kazanırsınız.  Gerek çekil verme gerekse diper konuları.
                                                                                                                                                 Ekim 2010                                                                                                                                                       Ali Kaya