Bu Blogda Ara

20 Haziran 2011 Pazartesi

Öylesine bir yazı.

Bakmak la görmek arasında ki ince çizgide gidip gelirken aklım. Ben benim mi kafamın mı esiriyim bilemiyorum. Bundan çok çok uzaklarda bir yerde seninle olan bütün sevişmelerimizi hatırlamak yada unutmak üzerine kurulu bir düzende benim kafam artık. Bunarın içinden çıkmak için haykırıyorum. Aslına bakarsan kendimden geçememenin verdiği hüzünle ulaşamamanın verdiği kırgınlık arasında gidip gelen bir akıl. Neyi nasıl ve neden olduğunu bilmeden yapacak gücün var mı sanıyorsun derken aklım hayır demeden yapıyor senden gelen komutları. Sev sevilecek ayrıl ayrılınılacak. Ve de bir sürü girift ilişkiler yumağı beynim benden çok uzakta.

Seni görmek yada görmemek önemli değil önemli olan sana dokunmak yada dokunamamak üzerine kurulu bir düşünce sisteminden bahsetmek mümkün hayatımda. Bunların hepsi senin elinde aslında benim değil. Ne dediğim ne yaptığım değil senin ne yapmamı istediğinle alakalı bütün bunlar. Aslına bakarsan sende önemli değilsin önemli olan senin aşkın. Bana hissettirdikleri bunu bir bakşası yapabilir mi bilmiyorum. Şu ana kadar kimse bunu başaramadı. Belki de sen bunun için bu kadar vazgeçilmezsin benim için.


Ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam beklerken şarkılar ben ellerimde senin aşkın kalbimde hissiyatında dizlerinin yanında yokluğun dibindeyim. Çıkmak o kadar da kolay değil. Seni görmek sana ulaşmak bu kadar kolay ken görünüşte, kalbimin eli kırbaçlı muhafızları engel oluyor buna. Ya biterse tehditleri ile durduyorlar beni. Ya bir daha bakmazda kalbini delip geçen bakışları. Ya bir daha tutmazsa yakarcasına avuçlarını. Ya bir daha öpmezse yokedişlerini hissedemezsen. Ya kendini bulursan.

Bunlara dayanmak için ne kendim ne beynimin oyunları yeterli gelmiyor artık. sanki yenemez gibi geliyor. korkulara hüküm bir hayat sürsede kalbim sanki sensiz ölecek hissi başka bir his. Bunu tarif etmek için sensizlikte ki gözlerime bakmak yeterli. Aynalar kaydediyor gibi geliyor sensizliklerimi. Sezsizlikler umut dolu birer sepet ama dibi o kadar naif ki acele etmezsem sanki düşüp kırılacak.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Sharepoint İş Zekası Çözümleri

Belge Ekleme Ekranında Defaul Sütünların Gizlenmesi

19 Şubat 2011 Cumartesi

Karar Vermek Kimi Zaman Kolay Olmaz...

İş arama süreci sancılı bir dönemdir. Ne olacağını bilmediğin için önce seçerek başvurular yaparsın. Kariyerine uygun işler bakarsın. Klasına uygun şirketler. Daha önce aldığın dan fazla bir maaş vs... Bu kriterler ilk günler baya yüksektir. Her yerde çalışamazsın sen yılların verdiği tecrübe ile mesleğinde kariyer yapmış birisindir. Gelen teklifleri elinin tersi ile itersin. Sonra biraz zaman geçmeye başladığı zaman kriterler yavaş yavaş şekil değiştimeye başlar. E canım o kadar da değil yani bu ortam da Ülkenin bu durumunda bu kadar çok istenmez demeye başlarsın. Sanki başka bir Ülkeye gitmiş gibi oysa daha iki ay önce aynı ülkede iş ararken kriterlerin neredeydi şimdi nerede. Neyse der geçersin. Sonra bir bakarsın o kriterler yerle yeksan oluş.


İş arama süreci başvuru yaptığın firmaların süzgecini değiştirerek devam eder o kadar büyük şirket olmasına gerek yok, ben oranın vageçilmez elemanı olayım patron beni tutar daha iyi yer ederim demeye başlarsın. Kurumsal bir yer olmadan hayatta çalışmam diyen sen patron firmalarına bile başvurmaya başlarsın. Sinirlerin gerilmeye başladığı aylardır artık bunlar. Kimseyenin lafını dinlemez kimsenin tavsiyesine kulak asmaz olursun ama tavsiye dinlemeden de edemezsin süreki sorular sorarsın kendine ve etrafındakilere buraya da başvursam mı.?

Sonra... Sonrası kararır gözlerinde önüne gelen yere başvurmaya başlarsın. Etarfındaki lerin bakışlarından rahatsız olmaya başlarsın. Bu işsiz gene geldi acaba para felan istermi diye düşündüklerini gözlerinden okursun. Tabi etrafındakilerin acılı bakışları altında ezilmekten de kurtulamazsın. Tabi bütün bunlar senin kafanda oynadığın oyunlardır. Kimse sana acıyarak bakmıyordur aslında, seni kırmadan nasıl yardımcı olabilirim diye kıvrananlar bile vardır.

Aradan aylar geçmiş ve sen hala iş bulamamışsındır. Artık farklı düşünmeye suçu kendinde aramaya başlarsın. Torpilsiz iş bulmak mümkün değil dersin ilk önce. Sonra benim cv çok kalabalık bu kadar tecrübemi yansıtmasam iyi olacak dersin biraz sadeleştireyim dersin. Bir sürü şey yaparsın. Ama asıl yaptığın şey ne kadar kariyer sitesi varsa hepsine üyesindir artık. Herkesten meded umar hale gelmişsindir. Kimi görsen tanıdık tanımadık iş aradığını söylemeden edemez hale gelmişsindir. Utanma duygudu yerini ihtiyaçlara bırıkmıtır artık. Geriye dönük düşünceler bu aşamada başlar işte.

Keşke ilk hafta bana falanca firmadan bana teklifi değerlendirseydim. Şimdi çalışıyordum bilmem şu kada ay oldu şu kadar para yapar vs... Bu düşünceler sağlıklı düşündürmez seni. Artık nereden teklif gelirse gelsin razı olur duruma gelirsin. Çünkü artık sorun para değil boş duramamaktır. Allah sabah kalkıpta gidecek bir yeri olmaya yardım etsin duası senin rehberin olur artık. Gıbta ile bakarsın çalışan insanlara. Daha dün çalışırken üretim bandında hep aynı işe yapan insanlara hayret ediyorum nasıl olur insan hayatını aynı işi yaparak geçirir diyen sen miss gibi işte git yap işini işin belli gücün belli sabah git akşam gel misler gibi demeye başlarsın.


Artk gazeteler, internet siteleri ve bunun gibi bir sürü yerden iş ararsın sadece kendi alanında olanlara değil yapabileceğini düşündüğün her işe başvurmaya başlarsın. Garip bir şekilde seni kimse görüşmeye da çağırmaz olmuştur. İlk aklına referansların gelir seni en iyi tanıyan sözüne güvendiğin insanlardan oluşan referansların. Bunlar bana komplo kuruyor diye düşünmeye başlarsın. Bunları değiştirmeliyim kesin bunları arıyorlar ve bunlar bu adam işe yaramaz diye görüş bildiriyor yokse neden beni çağırmasınlar. Ön yazılarımda her şeyi yazıyorum maaş önemli değil diye bile yazdığım oluryor neden beni çağırmasınlar ki;

Ama senin gibi o pozisyona 100 lerce kişinin bağvurduğunu düşünemezsin. Komplo teorileri kafanın içinde dolaşır durur. Sonra bir gün bir yer çağırır seni görüşmeye gidersin düşündüğün cüretle vaad edilen ücret arasında o kadar uçurum vardır ki kayıplarını karşılamak için 3-4 sene çalışmam gerekli diye düşünürsün. Ama yapacak bir şey yok bunu ben hak ettim bana önerilen işleri kabul etmedim ve bu benim cezam diye düşünür işe başlarsın. Başlarsın ama değişen bir şey yoktur. Cv aynı cv sen aynı sen iş başka melsek başka dağılır gidersin. Etarıfına anlamsız gözlerle bakar olursun mutluluk senin için çok uzaktır artık. Ama bir yandan da umudunu yitirme diye kendine telkinler verirsin. Nasıl olsa iş başvurularını devam ediyorum. Bir yer elbet çıkacak. Her gecenin sonu sabahtır düsturu senin klavuzun olur artık.

Bir gün işte tam da senin istediğine yakın bir iş bulursun tanıdık çıkar birileri vesile olur ve tamda senin istediğin gibi bir yer bulursun. Sonra ne olur biliyormusun. İş teklifleri gelmeye başlar yağmur gibi her hafta yeni bir iş teklifi alırsın kafan karışır düşüncelerin bulanır. Ne yapmalıyım diye düşünürsün. Yeni çalıştığın işe konsantre olursun. Olmaya çalışırsın ama teklifler kafanı fena halda karıştırır.

İşte burada bir karar vermen gerekir yeni işler yeni fırsatlar her zaman gelecektir sen bunlara sürekli böyle mi bakacasındır. Her gelen teklifte kafan karışacakmıdır. Yoksa bulunduğun iş yerinde adam gibi işini yaparak kariyerini mi sağlamlaştıracaksındır. İşte karar vermek burada sana kalır. Burada sen ne kadar verirsen ver senin arkadandayım diyen biri yoksa çevrende kendi iç hesaplaşmalarını kendin görmen gerekir. Umulan odur ki doğru kararı veriris.


Kimin için hangi kararın doğru olduğu gösterecek bir tabela yoktur. Bu kararı sana zaman gösterecektir.
Hayırlı işler.


Ali Kaya
19/02/2011